Yapay Zeka’nın (AI) küresel planlama süreçlerinde yerel düşünmeye olan ihtiyacı giderek daha önemli hale geliyor. Özellikle genel eğilimler ve benimseme düzeyleri üzerinde durulduğunda, teknolojiye yönelik yaklaşımların coğrafi bölgelere göre farklılık gösterdiği görülüyor. Ancak, AI ve özellikle de genaratif yapay zeka (genAI) konusunda yaygın bir şekilde benimseme eğilimi var gibi görünse de, bu genellemelerin altında yatan farklılıkların göz ardı edilmemesi gerekiyor.
Birçok bölgede, teknolojiye ve yeniliklere yönelik bir açıklık ve kabul görülmekle birlikte, bu kabul seviyeleri coğrafi, kültürel ve sosyo-ekonomik faktörlere göre büyük ölçüde değişiklik gösterebiliyor. Örneğin, Japonya gibi hızlı benimseme gösteren pazarlar, teknoloji alanındaki olgunluk düzeyleriyle öne çıkarken, bazı ülkelerde ise AI’ın etik, güvenlik ve gizlilik konularına ilişkin endişeler nedeniyle benimseme oranları düşük kalabiliyor.
Ayrıca, gelişmekte olan ülkelerin teknolojiyi benimsemesi, ekonomik, sosyal ve kültürel dönüşümlere de yol açabilir. Örneğin, Hindistan gibi hızla gelişen ülkeler, teknolojiye dayalı bir ekonomiye geçiş sürecinde büyük değişimler yaşayabilir. Ancak bu değişimlerin sosyal etkileri ve istihdam üzerindeki potansiyel etkileri dikkate alınmalıdır.
Sonuç olarak, küresel ölçekte AI’ın benimsenmesi sürecinde, her bir bölgenin benzersiz özelliklerini ve ihtiyaçlarını dikkate almak önemlidir. Liderlerin, AI’ın benimsemesinin topluluklara ve endüstrilere nasıl etki edeceğini anlamaları ve buna göre stratejiler geliştirmeleri gerekmektedir. Bu, sadece teknolojiyi benimsemekle kalmayıp, aynı zamanda toplumun refahını artırmak ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için de gereklidir.
World Economic Forum tarafından makalenin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.